İlk insanların yerleşik düzene geçmesinden beri tarım ve ormancılık iç içe gelişen iki unsurdu. Günümüzde monokültür uygulamaları ile unutulmaya başlayan bu simbiyotik bağ tekrardan hakettiği yerini almaya başladı. Orman ve tarım aslında birbirinden ayrılmaz iki öğedir. Orman hele ki tarihi ağaçları barındıran ormanlar, etrafını besleyen öğelerdir. Toprağın derinliklerinden ağaçların kökleri ile çekilen besinler, yaprakların düşmesi ile tabanda kaynak yaratır. Bu kaynağı diğer bitkiler ve mantarlar kullanır.
Kimi toplumlarda ormanlar kutsal olarak tanımlanmışlardır. Hawai’de dağların tepelerindeki ormanlar kutsaldır ve kesilmesi yasaktır. Dağların eteklerine kurulan köylerdeki toprağın verimi bu tarihi ormanlara bağlıdır. Besin akışı yukarıdaki tarihi ormanlardan aşağılara doğru olur ve eteklerdeki toprak sürekli yenilenerek mineral açısından stabil bir gidişat gösterir. Türkiye’de ise oteller ve villalar kutsaldır. Araplara satılan karadeniz yaylaları devletin başındakilere stabil bir besin akışı sağlar. Besin akışı açısından sistem aynı.
İngilizce Agroforestry bilimi altında şu sistemler mevcut.
1- Forest Farming– Tarımsal Ormancılık. Ormandan elde edilecek mantar, odun gibi sistemi bozmadan üretilebilecek ürünleri kapsar.
2- Silviculture – Silvikültür – Kereste ormancılığı. Kereste üretiminde kaliteyi arttırmayı hedefleyen sistemdir.
3- Silvopasture – Peçenkoru. Gıda veya kereste ormanına entegre edilen otlak ve hayvanlardan oluşur.
4- Riparian forest buffer – dere kenarı tampon bölgesi. Dere kenarlarında ormandan farklı floraya sahip tampon bölgesinin yönetilmesi ve azot, fosfat yükünü hafifletirken aynı zamanda da ekonomik ürünlerin üretilmesini sağlayan sistemdir. Genelde böğürtlen, frambuaz, yemişler ve fındık gibi şeyler yetiştirilir. Araziden geçen suyun kalitesini korumak buradaki temel amaçtır.
5- Alley cropping – Koridor Tarımı. Sırayla dikilmiş ağaçların arasında çiftlik makinelerinin gireceği kadar boşluk bırakıp ekonomik değeri yüksek ekin ekmek. Buğday, çavdar, mısır vesaire gibi ürünler kullanılabilir.
Benim ilgilendiğim konu PEÇENKORU, bu konuda daha önce bir yazı yazmıştım ve onarıcı otlatma teknikleri ile çok güzel sonuçlar almak mümkün. Biliyoruz ki konvansiyonel tarım alanları daralıyor. Dönüm başına aldığımız ürün düşüyor. Tek düze tarım yapıldığı için toprağın verimliliği düştüğü gibi başka bir amaçla da kullanılamıyor. Problemlere daha fazla kimyasal ilaç ve gübre ile çözüm arandığı için de kendi mezarımızı kazıyoruz. GDOdan bahsetmiyorum bile; keşke tek problemimiz GDO olsa.
Düşünce sistemimizi değiştirmemiz, dayatılan yaptırımları red etmemiz, araştırma geliştirmeye yönelip kendi problemlerimize kendimiz çözüm bulmalıyız. İşte bu tür bir çözüm hayvanlar, otlak ve ormanın bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş.
Peçenkoru
Peçenkoru inek, koyun gibi otlayan hayvanların, meyve veya kereste ağaçlarının ve otlağın bilinçli bir şekilde entegre edilmesi ve yönetilmesi ile farklı üretim kalemlerinin birbirlerini desteklemesini sağlamak, ve bunlardan aynı anda istifade ederek çiftçinin gelirini garantilemeye yarayan bir gıda üretim sistemidir.
Normal bir otlak, ağaçların entegre edilmesi ile peçenkoru sistemine dönüştürülebilir. Kereste tercih edilecekse tarımsal ormancılık veya silvikültür yöntemleri uygulanıp kerestenin kaliteli olması için de çalışılmalıdır.
Bir orman veya korulukta tepe tacında açılacak boşluklarla mini otlaklar yaratılabilir ve hücre otlatma tekniği ile yönetilerek peçenkoru sistemine dönüştürülebilir.
Ağaçlar ister kereste amaçlı ister meyve üretimi amaçlı seçilebilir.
Hayvanların otlaması için uygun flora da ekilmeli ve ilk yıllarda bakımı yapılmalıdır.
Peçenkoru sisteminde genelde ekonomik değeri yüksek hayvanlardan koyun veya inek tercih ediliyor. Keçi ağaçları da yiyeceğinden pek tercih edilmiyor ama Saanen gibi otlak keçilerinin iyi huylu olanları kullanılabilir. Tavuk ise adeti fazla olması gerektiği ve zamanla azot yüklemesi yapacağı için yönetimi zor ama imkansız değil.
Tavuk düşünüyorsanız ağaçların arasına azot bağlayıcı ağaçlar dikilmesine gerek yok zira tavuklar yeterli azotu sağlayacaktır. Kirlenmelere karşı toprağın asiditesi ve yakındaki su kaynaklarının nitrit, nitrat seviyeleri ölçülerek erken önlem alınabilir ve doğaya yüklenecek azot ve fosfat durdurulabilir.
İnek ağır bir hayvan olması sebebi ile zamanla toprakta sıkışma yapabilir. Özellikle sürekli toplandıkları ağaçların altları çok fazla sıkışabilir. 6 ile 10 yıl arasında bir problem yaratabilir. Özellikle otlaktan peçenkoruya dönüştürülmüş yerlerde genç ağaçların kök sistemi yeterince oluşmadan inek sokulmaması daha iyi olur. Önceleri tavuk ile başlayıp, koyun ve inek ile sıralı gitmek daha iyi olabilir.
Keçi genelde ormandan peçenkoruya dönüştürülmeye çalışılan yerlerde istenmeyen bitkilerin tüketilmesi amaçlı kullanılabilir. Örneğin böğürtlen çoğunluktaysa, keçiler bunları yiyip bitirir. Böylece yayılmacı bitkilerden kurtulan sistemde ağaçların da kalitesi artacaktır. Ayrıca bir yangında yanacak tabanda birikmiş malzeme de keçiler tarafından bertaraf edilebilir.
Ağaçlar hayvanları güneşin yakıcı etkisinden de koruyacaktır. Peçenkoru sisteminde ahır olmadığı için hayvanlar gece gündüz açıkta durur.
Hayvanlarla uğraşmak istemeyebilirsiniz. O zaman ağaçlar arasında kalan koridorları bir biçerdöverin gireceği kadar bırakıp buğday, çavdar, arpa gibi ekonomik ürünlerden ekerek değerlendirebilir vesair zamanda da tavukları gezdirerek gübrelenmesini sağlayabilirsiniz. Buna da koridor tarımı (alley cropping) deniyor.
Peçenkoru ile amaçladığımız getirileri özetlersek:
1- Yem için harcanacak giderlerin kısılması,
2- Toprağın mikrobiyolojik aktivitesinin arttırılması,
3- Zamanla mineral kompozisyonu düzelen toprağın et, süt, kereste ve meyve kalitesine yansıması,
4- Hayvanlar üzerindeki stresin azalması ve et/süt üretiminin çoğalması,
5- Besin döngülerinin artması ve kuvvetlenmesi,
6- Birim alandan alınan ürünün çoğalması,
7- Yaban hayatın çeşitlenmesi ve
8- Rüzgarın hızının düşerek hayvanlar üzerindeki etkisinin azaltılması sayılabilir.
Biliyorsunuz permakültürde her öğe en az iki işe yaramalıdır. İşte bu prensipten yola çıkarak kalıcı biçimde planlayıp uyguladığımız sistemler uzun seneler gıda üretmeye devam edecektir. Peçenkoru da bu tür sistemlerden biridir.
Su
Hayvanların ihtiyacı olan suyun ya hortumlarla portatif yalaklara dolması ya da betondan yapılmış yer altı tanklarından pompalanarak yalaklara dolması sağlanmalıdır. Her hücrede bir tane yalak olmalıdır. Suyun kalitesi tabii her zaman olduğu gibi çok önemli. Sıcaklık arttıkça hayvanların su ihtiyacı da artar. Ayrıca hava sıcaklığı 25C’yi geçtiğinde otlardaki su azalacağından hayvanların su ihtiyacı katlanarak artar. Tabii peçenkoru sisteminde ağaçların yarattığı gölge ile otlağın sıcaklığı düşecek, sistemin toleransı artacak ve hayvanların sıcak havadan strese girmesi önlenecektir. Fakat bu su ihtiyacını tamamen ortadan kaldırmıyor. Hayvanların her zaman yeterli ve taze suya erişmelerini sağlarsanız daha mutlu ve verimli olurlar.
Çit
Genelde portatif ve güneş enerjili elektrik çitleri kullanılıyor. Elektrikli çitin kullanacağınız hayvana uygun olması gerek. Ayrıca kırılan dallar veya inatçı hayvanlar tarafından çitler bozulabilir. Kalıcı çitler ve aralarında kapılar inşa ederekte yapabilirsiniz. Arazide yatıp kalkacak bir çoban çitlerin bakımını ve gözetimini yapabilir ve hayvanları hücreler arasında gezdirmelidir.
Sonuç
Eğer bir gıda üretim sistemi kuracaksak ve bunun uzun yıllar yaşamasını, az girdi ile gıda üretmesini, birden fazla işe yaramasını istiyorsak peçenkoru hemen hemen en iyi yöntemlerden bir tanesi.
Pingback: Akıllı İklim Tarımı – Gürkan Yeniçeri
Pingback: Otlak ve Irımtüzende Nitrat ve Azot-Bazlı-Nitrat’ın Farkı – Gürkan Yeniçeri
Pingback: Yakun – Smallanthus sonchifolius – Gürkan Yeniçeri
Pingback: Mağara Dönemi, Tarım, Kültür – Gürkan Yeniçeri