Bu sistem şimdiye kadar duyduğum en iyi tohum ayırma ve dikme sistemi. Bence çok önemli bir olay ve sizin de bilmenizi hatta uygulamanızı istiyorum. O yüzden bu yazıyı yazdım.
Permakültürün esas konusu dış koşullara dirençli bir sistem kurmak ve kriz sonrası hızlıca ayağa kalkmasını sağlamaktır. O yüzden çoğunlukla çok yıllık bitkilere ve ağaçlara yönelik bir gıda sistemi üzerine kuruludur.
Peki tek yıllık bitkileri yetiştirdiğimiz sebze bahçelerimizin direncini ve esnekliğini nasıl sağlayacağız? Ortam değişkenlerine, sıcaklık, yağmur gibi değişikliklere tek yıllık tohumlarımızı nasıl hazırlayacağız?
Mesela baharda fasulye, kabak, patates, mısır, havuç, turp ve Sonbaharda bakla, bezelye, çavdar ekerken tek bir tip mi ekiyorsunuz? Yani tek tip fasülye, tek tip mısır vesaire?
Diyelim ki bir hastalık geldi ve o tek tipi öldürdü, o zaman ne yapacaksınız? Belli bir risk var ve olasılığı da yüksek, ama tek tip yetiştirmeye devam ediyorsanız planlarınızı tekrardan gözden geçirmeniz gerekir, değil mi?
Permies.com forumlarından tanıdığım çok saygıdeğer bir abim var, ismi Joseph Lofthouse ve bir tohum firması var. Çoklu melezleme (landrace) sistemini ilk ondan duydum fakat sonradan öğrendim ki genelde yapılan bir şeymiş. Örneğin fasülye yetiştirmek istiyorsun. 20-30 farklı, atalık ve genetiğiyle oynanmamış fasülye tohumunu alıp karıştırıyorsun. Sonra bunları beraber yetiştirip, güçlü olanlarını tohumluk olarak ayırıyorsun. Böylece genetik çeşitlilik sağlanmış oluyor.
Seçim işi tamamen güçlü olan tohumların hayatta kalma başarısına göre yapılıyor. Yetiştirme ortamı, yeni gelen hastalıklar, değişen mevsimler, sosyal kültürdeki değişiklikler bu tohumlara olumsuz etki yapabilir ama çeşit fazla olduğu için hayatta kalanlar güvenilir ve yeterli bir gıda sunmaya devam edecektir.
Yerelde bu elemenin yapılması tohumları o yöreye, iklime en uygun hale getiriyor.
Aynı türden karışık tiplerin bulunduğu tohumların yetiştirilmesinde ilaç ve suni gübre de kullanılmıyor. Amacımız güçlü olanlarını seçmek olduğu için mümkün olduğu kadar az müdahele ediyoruz. 5-6 sene içinde tek tip tohuma da düşseniz, tozlaşmadan dolayı genetik çeşitlilik o tohumda mevcut olacak ve o yöre için en iyi tohum olacaktır.
Tarihçe ve Politika
12bin ila 15bin yıldır Anadolu’da tarım yapıldığını biliyoruz. Yerel olarak uyum sağlamış ve genetik olarak çeşitli tohumlar kullanılmış hep. 60 yıl kadar önce tohum firmalarının devreye girmesiyle aynı renkte ve boyutta, monokültür yetiştirilen ürünlerin mekanik yöntemlerle hasat edilmesi sağlandı. Mekanikleşme hem tohumların genetik çeşitliliğini ortadan kaldırdı hem de kullanılan ilaç ve suni gübreler ile “uyuşturucu bağımlısı” haline getirildi. Sadece tohum değil, çiftçi de ilaç, gübre bağımlısı haline geldi. Bir de işin içine GDO girince, değirmende öğütülen kahve gibi çiftçimiz de heba oldu.
Bir bitkinin çeşitli tiplerini birlikte yetiştirmek, toplamda ürünün daha sağlıklı ve güçlü olmasını sağlıyor. Böcek, hastalık veya iklim değişikliklerinden etkilense bile kalan türler hâlâ gıda üretmeye devam ediyor ki zaten bu evrimin bir parçası.
Petrol ve petrol bazlı tarım girdilerinin fiyatlarındaki artış, petrol rezervlerinin gün geçtikçe azalması, borsa ve ekonomilerin krize girmesiyle monokültürden çoklu melezleme tarımına geçiş olacağını düşünüyorum. Çünkü başka seçenek kalmayacak.
Çoklu melezleme sistemiyle çiftçi, toprak ve tohumla olan ilişkisini tekrardan geri kazanacaktır. Kendi tohumlarını ekmek, güçlü olanlarından tohum ayırmak, kurutmak ve saklamak gibi işler bir çiftçinin zaten yaptığı işlerdi ama günümüzde birliklere katılıp, sıran gelince tohumunu alıyorsun sonra düzenli ilaçlama ve gübreleme planlarına uyman ve ilacı, gübreyi de aynı tedarikçilerden alman gerekiyor. Çiftçi adeta bir taşeron gibi kullanılıyor burada ve geliri de bir taşeron gibi az. Doğaya verdiği zararı ise ya hiç bilmiyor ya da faturaları ödemek zorunda olduğu için umurunda değil.
Çoklu melezleme ile daha tatlı, aromalı, besleyici türlerin doğal seleksiyonla ayrılması da mümkün ve bu yöntemle çok güzek kabak, mısır ve fasülye yetiştirenler var. Sürdürülebilir tarım kitabımda anlattığım “briks” metodunu okuyup bir refraktometre ile ürününüzün kalitesini ölçebilirsiniz. Ve bu kaliteli bitkilerin tohumlarından ayırıp bir kaç nesilde aromayı mükemmel hale getirmek mümkün.
Düşünün bir, dedeniz, nineniz size çoklu melezleme ile ayrılmış karışık tohumlar vermiş olsaydı ve siz gıdanızı bu tohumlardan elde etmeye başlasaydınız; pazardaki fiyatların yükselmesinden veya doların artmasından etkilenir miydiniz? Olabilecek en düşük girdiyle, yöreye uyum sağlamış, genetik açıdan çok çeşitli, her zaman stabil biçimde ürün veren ve besleyicilik açısından üstün bir tohumunuz olsa, kriz olsa ne yazar, petrol bitse ne yazar. İşte bu sizin gerçek gücünüz ve esnekliğiniz olurdu. Akıl sağlığınız yerinde, krizlerden sonra ayağa kalkma süreniz kısa ve belki yaşam süreniz de uzun olacaktı.
Çoklu Melezleme önemli bir konu. Başlangıç için mesela bulabildiğiniz kadar farklı fasülye tohumu toplayın. Bunları birleştirip ekin. İstediğiniz özelliklere göre tohumlukları seçip ayırın ve her sene bu işleme devam edin. Arada bir yeni bir fasülye tohumu bulursanız veya aynı türün başka bir şehirde yetişmişi elinize geçerse bunu da ekleyin. Tohumların hepsini ekmeyip 2 yada 3 sene saklayın. Bu eskileri yeni partiyle birleştirip ekin. En az 10’dan fazla tür olmasına dikkat edin. Tohumluk fasülye ayırırken farklı büyüklükte, şekilde, renkte, tatta ve olgunlaşma zamanlarında olanlarını ayırın. En önemlisi de komşularınızla da paylaşın ve tohumların yöresel uyumunu daha da geliştirin.
Bu sistemde bitkiler arasında mesafe olmasına, etiketlemeye veya geldiği yeri bilmeye gerek yok. Ama unluk mısır ile haşlamalık mısırı veya acı biber ile tatlı biberi ayırmak iyi olabilir. Küçük ölçekli bahçe yapan ve envayi çeşit tohum dikenler için ideal ve kolay bir yöntem. Bırakın bitkiler özgürce birbirini polenlesin, genetik çeşitlilik çoğalsın ve sonucunda elimizde çok güçlü, yöre koşullarına uyum sağlamış bir tohum bankası olacak.
Değişik bir yöntem ilk defa duydum . Fakat türlerin safiyetini nasıl koruyacağız .
Pembe sırık domates oturak çanakkale ile karışacaktır araya Cherry girecek san Marzano dan biraz biraz da Genovese den .
domates ve fasulyede çok karışma olmaz sanmam ama , mısır ne olacak mesela bende 8 sıra mısır var biliyorum ki 8 sıra olduğu sürece yine aynı saf tohum devam ediyor .
Pek aklım yatmadı.
Buradaki amaç tohumun saflığını korumak değil. Sürekli hayatta kalan güçlü genlerin tohum olarak ayrılmasıyla yöreye uygun genotipin ortaya çıkartılması ve gıda üretiminin stabil devam etmesini sağlamak. Tohumu saf tutmak için sizin yaptığınız hala geçerli.
Öte yandan, kendi kendime soruyorum, neden tohumu saf tutmaya çalışıyoruz? İnsanlar bile çocuk yaparken farklı aileleri seçiyorlar. Biz sürekli aynı saf tohumu tutacağız diye hep aynı mısırı ekiyoruz ve genetik olarak sığ bir havuz yaratıyoruz.
Saf dediğimiz tohıumlar atalık çeşitler zaten içinde genetik çeşitlilik barındırıyor diye biliyorum , standart diye satılan ( hybrit değil satandart olanlar ) ıslah edilmiş firma tohumları tek tipe indirilmiş tohumlar onlarda sorun var bence. Çünkü tek tip özellikteler mesela o yıl kuraklık olsa dayanıklı değilseler hepsi kuruyacak ama atalık tohumların içinde genetik çeşitlilik olduğundan hayatta kalanlar olacak .
Mendel kanunlarını bilmiyorum derinlemesine ama , yinede yerel çeşitlerin saf halde muhafaza edilmesinden yanayım zaten onlar oraya uyum sağlayarak hayatta kalmışlar . Tekrar doğal olmayan bir seleksiyona sokulmalarına gerek yok diye düşünüyorum .
Öte evrim zaten devam ediyor fakat insan ömrü dünya hayatında bir nokta bile olmadığından biz farketmiyoruz .
Yeni doğal varyeteler zaten oluşuyordur .
İstenmeyen özellikler baskın gen olabiliyor , örneğin o kadar fasulye karışacak kılçıklı olması baskın gen gerektiriyorsa hepsi bozulacak.
Yazılarınız çok uzun zamandır mailime geliyor. Sürecin nasıl başladığını hatırlamıyorum bile 🙂 keyifle okuyorum ve sabırsızlıkla yenilerini bekliyorum. Herşey için teşekkürler….
Rica ederim. Okuduğunuz için ben teşekkür ederim.