Tek yıllık bitkiler yüzünden uygarlıkların çöktüğünü söylesem inanır mısınız?
Buğday, ayçiçeği, mısır, pirinç gibi gıda bitkilerinin uçsuz bucaksız dönümlerce dikilmesi, kısa zamanda ürüne dönüşmesi, satılması ve sıcak para kazanmak kulağa çok güzel geliyor değil mi?
Peki bunu yapan çiftçi kazanıyor mu?
Çiftçi bu toprağı yanlız bırakabiliyor mu?
Bu gıdayı satın alıp tüketen müşteri “besin” alabiliyor mu?
Bu gıdayı yetiştiren toprak ve içindeki canlılar kazanıyor mu?
Bu gıdanın yetiştiği bölgede ki iklim aynı kalabiliyor mu?
Bu gıdanın çevresindeki ve altındaki su kaynakları temiz duruyor mu?
Bölgedeki vahşi hayat, konaklayan göçmen kuşlar hala hayatta mı?
Bir ülkenin halkı çocukluk döneminde beynini geliştirecek gıdayı almazsa, gelişmemiş bir beyinle mezun olup hayata atıldığında herhangi bir buluş yapabilir mi?Neyse ki imam hatipler var, en azından müezzin olurlar!!!
Bir ülkenin çöküşe geçtiğinin kanıtı olarak inanış sistemlerinin, köhneliğin, bağnazlığın, kökten dinciliğin toplumu yönetmek amaçlı pompalanmaya başlanmasını alabilir miyiz?
Bilime, araştırma ve geliştirmeye, sanata harcanan ödenek ile diyanete harcanan ödenek arasındaki farkta zaten bu kanıtlardan birisi değil mi?
Çöküyoruz Türkiye! Çöküyoruz ve bu gidişatı görecek, analiz edecek, anlayacak beyin bizde yok.
Aşağıdaki videoda Mark Shepard tam da bu konulardan bahsediyor.
