Güneş Dil Teorisi

İlk defa dün feysbukta böyle bir teorinin varlığını öğrendim.

Teoriye göre yeryüzündeki tüm dillerin geldiği kökendil olarak Türkçe gösteriliyor.

Bu teori 20. Yüzyıl başlarında Türkiye’de arkeolojik kazı yapan Almanların Boğazköy’de Hitit uygarlığına ait eserleri gün ışığına çıkardığında temelleri atılmış. Hitit dilini de araştıran arkeologlar ve dil bilimcileri Hitit dilinin hangi Avrupa dillerini doğurduğunu bulmaya çalışmış.

Atatürk bu kazıları yakında takip ediyor ve Güneş Dil Teorisi ile ilgili çalışma yapılması için ön ayak oluyordu.

Sümerolojinin babası Prof. Samuel Noah Kramer ve yardımcısı Muazzez İlmiye Çığ ile birlikte Sümerlerin kökeni hakkında araştırma yaparken aslında Türk kökenli olduklarını ortaya çıkartıyorlar.

Muazzez İlmiye Çığ

Bulunan tabletlerde Sümerli bir öğretmen ve yazar olan Ludingirra atalarının kuzeydoğudaki dağlık bölgelerden kuraklık sonucu Anadoluya indiğinden bahsediyor.

Bize hep öğretilen Türklerin kuraklık ve kıtlık sonucu Asyadan Anadoluya göç ettikleri değil midir?

Dillerin benzer fonetik yapıdaki kelimeleri kullanılarak aralarında ki ilişkiler ve tahmini hangi çağda birbirinden ayrıldığı bulunabilir. Keza Türkçe’de var olan pek çok kelime de Sümer dilinde mevcut. Bazı şehir isimlerimiz bile Sümer döneminden kalma.

İnsanoğlunun yaradılışını konu alan, Tanrı Enki’nin de bulunduğu tablet

Avrupalı milletler Anadoluda yapılan kazılar ve bulunan eserlerle kendi dillerinin tarihçesini araştırmışlar. Güneş Dili Teorisi yani dillerin eski bir Türkçe dilinden evrildiği teorisi tam olarak bize ait değil. Fakat doğal olarak Atatürk’ün çok ilgisini çekmiş ve konu hakkında pek çok araştırma yapılmasını sağlamış. Avrupaya, Amerikaya ve hatta Meksikaya akademisyenler göndererek konunun çok boyutlu araştırılmasını sağlamış.

Dillerin tek bir dilden geldiği teorisine monogenesis deniyor ve zaten hali hazırda tartışılan bir teori.

Bugün vikipedyada Güneş Dili Teorisini okuduğunuzda Türk milliyetçiliğinden doğmuş, bilimsel olarak desteklenmeyen bir teori olarak lanse ediliyor. Vikipedya genelde doğru olsa da aksadığı yönler yok değil.

Esasen Fransız, Avusturyalı, Alman, İtalyan bilim adamları Güneş Dil Teorisi hakkında çok daha fazla çalışmışlar. Nazi Almanyasından kaçıp Türkiyeye yerleşen pek çok bilim adamı da Türkiye’de bu konular üzerine çalışmış.

Soner Yalçın 2010 tarihli köşe yazısında diyor ki:

 

Eski uygarlıkların dillerine sadece Türkiye dört elle sarılmadı. Almanya gibi burjuvazinin yükselişini yaşayan bazı Avrupa ülkeleri de, dilleriyle övünen ve tüm dilleri küçümseyen Fransızlarla aynı anadilden gelmenin gururu için bu teorilere arka çıktı. Yani onların da kendilerince “Güneş Dil Teorisi” vardı!

 

Mehmet Kurtkaya (hakkında pek fazla bilgi bulamadım) konu hakkında ingilizce bir kitap yazmış, ismi Sun Language Theory Proven: The Birth of Languages and Civilisations. Bu kitabı almak şart oldu.

Her toplumun “arıza” tipleri olduğu gibi Atatürk’ün bu konulara ön ayak olduğu yıllarda arıza tipler çıkıp karalama ve çamur atma çalışmaları yapmışlar. Türk milletinin benliğinin oluşturulduğu yıllarda “saltanat seviciler” ve “arap öpücüler” bu çalışmaları yerle bir etmek için oldukça çaba sarfetmişler.

Ama görüyoruz ki akademik yapılmış yerli ve yabancı pek çok çalışma bu olguyu destekler nitelikte.

Ha, gelmişiz 21. Yüzyıla, bu bilginin ispatlanıp herkes tarafından kabul edilmesinin bize (insanlığa) ne gibi bir yararı olabilir?

Öncelikle bildiğimiz tarihin değişmesine neden olur. Tarihin kaydı çok iyi tutulmuyor ve zaman içinde de değiştiriliyor. Bu eksiklik ve değişimlere bir nebze olsun ilaç olurdu. Örneğin Göbeklitepe’nin bulunması da pek çok tarihsel değişime neden olmadı mı; 10-15bin yıl önce mağaralarda ugu-aga dediğini zannettiğimiz atalarımız meğerse sofistike bir toplum yapısı içinde yaşayıp sanat yapıyormuş. Buzdolapları dahi varmış 🙂

Bu vesileyle Gılgamış destanını ve Sümer tabletlerini okumak için şevk uyanırdı. Tanrı Enki’nin Sözlerini bitirdim. Şimdi Gılgamış’ı okuyorum.

Ben hep Azerice ve diğer Türk dillerini öğrenmek istedim. Azeri gazetesini okuyup anlayabiliyorum. Ama diğer Türk dillerini pek görmedim. Eminim pek çok ortak kelime ve dilbilgisi vardır. Bu dilleri öğrenmek çok zor olmasa gerek.

Bir Azeri gazete olan Bizim Yol‘dan bir örnek, okuyun ve anladığınız görüp şaşırın.

Belə ki, “Mercedes” markalı, 90 XU 259 nömrəli dövlət qeydiyyat nişanlı yük maşını idarəetmədən çıxaraq aşıb. Nəticədə nəqliyyat vasitəsinin yük yerində olan 3 baş xırdabuynuzlu heyvan tələf olub, 2 baş iribuynuzlu heyvan isə sağ qalıb.

Göktürkçe, Urartuca, Sümerce gibi diller de hep ilgimi çekiyor. Zamanım olsa öğrenmeye çalışırdım.

Araştırma, geliştirme her zaman çok enteresan konulara girmeme neden oluyor. Şu bilgisayarın karşısında 8 saat oturuyorum. Arada bir Google yapıp Sun Language Theory nedir diye araştırmasam çok sıkıcı olurdu. Blogda bu hafta ne yazsam diye düşünürken, konu hop diye kucağıma düşüyor.

Akuaponik için “ırımtüzen” kelimesini ürettim diye demediğini bırakmadı bazıları. Konuya merakım var, akuaponik yapıyorum, hakkında kitap yazdım, blogumda yazıp çiziyorum… Konu hakkında Türkçe içerik oluşması için çabalıyorum.

İngilizce yapmamı isteyen de oldu ama onlara Rob Bob ve diğerlerinin kanallarını tavsiye ediyorum. Ben Türkçe yapacağım diye diretmişim bir kere. Amacım, Türk milleti de bu konuları okusun, seyretsin, öğrensin. Belki bir kıvılcım olur, örnek olur. Ama gel gör ki kıskançlıktan mıdır, nedir ırımtüzen kelimesini kullanana rastlamadım daha. Eee birazcık idealist olsaydınız da kendiniz üretseydiniz bir Türkçe kelime, biz de onu kullansaydık.

Silvopasture kelimesi için ürettiğim “peçenkoru” da aynı durumda. Güler misin, ağlar mısın?

Açıkçası bu kelimelerin kullanılıp kullanılmaması da umurumda değil. Ben kullanıyorum, siz “sevgili okuyucum” okuyorsunuz, bana yeter. İngilizce literatürü de takip edebiliyorum. Yaptığım işler de örütbağında harfi harfine mevcut. İşte bilgi orada, alıp kullanırsın, kallanmazsın, senin bileceğin iş.

Dil sürekli evrim geçiren bir olgu. Araştırmalarım ve konuya amatörce ilgi duymam bu konuları çocuklarıma anlatacağımın bir garantisidir. Yeni neslin sadece örütbağında gördüğü şeylere inanmasını bir miktar engelleyecektir. Özgür vizyonlu ve bütüncül sistemi görecek yeni nesiller yetiştirmek istiyorsak bilgi kaynaklarımızı da çeşitlendirmemiz şart.

Kaynaklar

http://www.hurriyet.com.tr/gunes-dil-teorisi-gercek-mi-safsata-mi-16619603
https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCne%C5%9F-Dil_Teorisi
http://sunlanguage.org/

Posted in Bilişim, Türkçe and tagged , , .

2 Comments

  1. Pingback: the water-born: the sumerian root of “water”, “father”, and “mother”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.