Arı kolonisi sadece arılardan oluşan bir koloni değildir. Bu ekolojik sistemin içinde gözle görülen ve görülmeyen pek çok canlı birbirlerinden yararlanarak yaşarlar.
Bir araştırmaya göre arı kolonisinde 170 farklı akar (mite) tesbit edilmiş.
Başka bir araştırmaya göre 8000 adet tek hücreli canlılar, mantarlar ve maya bakterisi vardır.
Tabii ki varroa, hamam böcekleri, fare, mum güvesi, kulağa kaçan böceği, örümcekler, yalancı akrep ve karıncalar da bu denklemin içindedir.
Bir yerde yiyecek olduğunda o yerde çeşitli canlıların olması ne kadar doğal değil mi, hele ki bu yiyecek bal gibi tatlı bir şey olsun.
Yukarıda yazdığım böceklerden hamam böceği, varroa, mum güvesi ve fareyi eminim hiç bir arıcı kovanında istemez.
Hamam böceği kışın bırakılan yemliklere gelebilir. Zamanında ve yeterli besleme (ki benim yaptığım bir şey değil) ve yemliklerin kaldırılması ile hamam böceğinden kurtulabilirsiniz.
Mum güvesi, koloninin gücüne ve kışa doğru daraltılan girişler ile kontrol edilebilir.
resim www.butternutvalleyfarm.com sitesinden |
Fare de aynı şekilde daraltılan girişler ile kontrol edilir.
Yaptığımız ilaçlama işlemlerini bir gözden geçirelim. Yapılan ilaçlama sonucu kovandaki canlılardan ne kadarı ortadan kalkıyor? Bu canlıların kovan eko sistemi içerisinde ne gibi hizmetleri var?
Şöyle bir örnek vereyim. Patateslerimin yapraklarını bir şey yiyordu. Aramama rağmen ne olduğunu bulamadım. Bastım piretrum ilacını, tabii ki bu ilaç zararlılar ile beraber uğur böceklerini ve diğer yararlı canlıları da ortadan kaldırdı. Bir süre iyi gitti patatesler fakat sonradan yaprakları yiyen şey geri geldi. Uğur böceklerinin yokluğunda tüm yaprakları yediler.
İlaçlama sanki bir yarabandı gibi problemi kökünden çözmek yerine geçici bir ferahlama sağlıyor. Aslında problemin çözüme de ihtiyacı yok belki de. Bir denge bulmak söz konusu olan. Varroa ile yaşayan koloniler var. İlaçlanmadan yaşayan koloniler var. Belli bir kaç kurala göre kovanlar doğala yakın bakılarak pek çok problemin üstesinden gelmek veya bir denge yakalayıp problemi problem olmaktan çıkartmak, sürdürülebilirlik açısından çok daha önemli. Ayrıca harcanacak paranın, zamanın ve çevre kirliliğinin de önüne geçilmiş olur.
Kuvvetli, rahatca kendi balı ile kışlamış, peteklerini kendi örmüş koloni, izolasyonu iyi bir kovanda oldukça mutlu yaşar. Mutlu ve kuvetli bir koloninin bağışıklık sistemi de kuvvetli olur ve hastalıklarla başa çıkması daha kolaydır.
Kovandaki ilaçlamanın bir de gözle görülmeyen etkileri var ki bunun sonuçları daha fazla hüsrana neden oluyor. Bir çoğunun farkına varmıyoruz. Örneğin bu ilaçlardan en az zararlı olanı Oksalik asit. Yapılan araştırmalarda Oksalik asitin bile ana arının yumurtlama hızına ve kuluçka gelişimine etkisi kanıtlanmış. Öldürdüğü pek çok iyi bakteri de var ki çıkan balın kalitesi ile doğru orantılı bu bakteriler.
Eğer bir sistemin devam etmesini istiyorsak elimizi eteğimizi bu sistemden çekmek zorundayız. Lakin insanoğlu işin içine karışınca bozulmayan sistem yok gibi. Müdaheleyi en aza indirgeyip bazı basit kuralları uyguladıktan sonra balımızı afiyetle yıllarca yeriz. Siz yeter ki arıyı düşünün, balı değil. O zaman bazı şeyler değişmeye başlayacaktır.