Sebze Bahçemiz

Sebze bahçesi yapmaya karar verdiğimde yaptığım ilk iş toprağı rehabilite etmek oldu. Tamamen kil olan, suyu çok fazla tutan, kuruduğunda kazma bile işlemeyen bu toprağın ayrışması gerekiyordu. Yoğun killi toprak aslında bitki beslenmesi için gerekli pek çok besini içinde barındırıyor fakat problem bitkinin köklerinin bu toprağa işleyememesi. Oldukça yoğun yapıda birbirine yapışmış killi toprak molekülleri negatif şarjlı yapıdadır. Bu yüzden pozitif şarjlı amonyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi bitkiler için çok gerekli elementleri çekerler. Tek yapmamız gereken kilin kilidini kırıp bu elementlerin açığa çıkmasını sağlamak. Ayrıca killi toprağın ıslak iken üzerinde gezmek toprağın daha fazla birbirine kenetlenmesine neden oluyor. Bundan kaçının.


Sebze bahçesinin ilk hali


Yağmur suyu tankları

Killi toprağı rehabilite etmek için önce burada gypsum adı verilen alçı taşını 20 kiloluk paketlerde aldım. Kilin negatif şarjını bozacak bu alçı taşı bitki köklerinin daha derinlere doğru gitmesine ve açığa çıkan besinleri özümsemesine yarayacak. Toprağı kazabildiğim derinlikte çapaladıktan sonra gypsum’ı üzerine serptim. Bu arada çıkan taşları ki bunlar katılaşmış kil taşlarıydı, ayırdım ve sebze bahçesinin yürüme yollarına doldurdum. Aslında bu kilden çok güzel pizza fırını olurdu ama yerimizin darlığı buna izin vermiyor.


Gypsum ile kazılmış ve torba yapraklar serpiştirilmek üzere bekliyor

Bahçenin çimen kısmını yaparken arta kalan toprağı bir kenara ayırmıştım. Bir arkadaşımla ofiste konuşurken bahçesindeki otları ve ağaç yapraklarını torbalara doldurduğunu ve 25 torba ettiğini söyledi. Bunları nasıl yok edeceğini düşünürken ben alırım dedim. Önce bu yaprakları ki amacım toprağın organik bileşenlerini çoğaltmak ve üzerine de arta kalan toprağı serdim. Elimdeki tavuk ve koyun gübrelerini de serpiştirdim ve üstüne bir tabaka daha toprak attım. Son attığım toprak ile beraber birazda yıkanmış deniz kumu ekledim. Hemen hemen 10 santim kalınlığında oldu.

Burada senede bir düzenlenen balık tutma etkinliğinde gölleri ve akarsuları sazan balığından kurtarmak amaçlı yarışmalar düzenleniyor. Burada tutulan sazanları geri atamıyorsun. Ve bu balıklar muhteşem bir bahçe gübresi görevi görüyor. Eğer bulabilirseniz deniz yosunlarıda çok iyi olur. Bunları bahçede derince çukurlara gömüp çürümeleri sonucu ortaya çıkan besinlerin özellikle domatesler üzerindeki etkisini görün. Bir miktar sazanı da bahçeye gömdüm.


Sazan balığı bazlı sıvı gübre olarak kullanılan bir marka


O sıvı gübrenin canlı hali 🙂

Arada bir kahve dükkanlarından aldığım kullanılmış kahve artıkları da bu bahçeye girdi. Özellikle salyangozlara karşı iyi oluyor ve yüksek asiditeyi seven yaban mersini, ahududu gibi yemişlere çok iyi geliyor.
En son yağmur suyu tanklarımdan damlalıklı sulama sistemimi kurdum ve test ettim. Her şey normal çalışıyor. Damlalıkların üzerine de malç olarak şeker pancarı kırpığı, talaş ve saman attım; yaklaşık 10cm kalınlığında idi. Malçlamanın amacı yakıcı Avustralya güneşinde toprağın su kaybını azaltmak, bitki köklerinin serin ve nemli kalmasını sağlamaktır. Ayrıca sulama giderlerini azaltır. Sonbahara doğru zaten malç, bakterilerin de yardımı ile çürür ve toprağa karışır. Toprağın zenginliği artar. Genelde de NPK (Nitrojen, Fosfor, Potasyum) dengeli gübreler kullandığım için toprağın pH cinsinden asitliğine bakmama da gerek kalmıyor.


Tüm organik materyal ve sulama sistemi

Her bahar başında ise toplayabildiğim kadar yaprak ve çimen kesiğini bahçeye serpiyorum. Bahar başında artık dolmuş olan kompost bidonlarımı açıyorum. Buradan çıkan toprağin asiditesi yüksek olduğu için dolomite denen kalsiyum, magnezyum ve karbonat bileşeni ile karıştırdıktan sonra sebze bahçesine yayıyorum. Böylece yeniden kullanım çemberi tamamlanmış oluyor. Topraktan gelen toprağa gider değil mi?


Bahçenin ilk sezondaki hali. Damlalık sulama sistemi görünüyor.


Baklalar ve sarımsaklar büyüyor


Mısırlar ve çilekler


Mısırlar ve solda gotu kola

Sonbahar geçipte son hasatları yaptıktan sonra bahçedeki tüm yeşil artıklar, domateslerin bitkileri, kabakların, fasülyelerin, mısırların arta kalan kısımları hafifçe kırpıldıktan sonra ya kompost bidonuna yada solucan çiftliğine gidiyor. Bahara kadar kompost bidonlarında pişecek bu artıklar hem tohumların çimlendirilmesi için hemde bahçede kullanılacak.


Solucan çiftliğini ilk garajda başlattım.

Eğer vaktim varsa kışın green-manure tabir edilen hardal, alfalfa, çemen gibi tohumları toprağa atıp toprakta azalan elementleri geri kazandırmaya çalışırım. Bu bitkiler ilk çiçek açtıklarında ya kesilerek yada çapalanarak toprağa geri kazandırılır ve toprağın NPK dengesini yerine getirirler. Ayrıca örneğin hardal ve çemen topraktaki patojenik bakterilerle de savaşır.

Bu anlattıklarımı duyanda sanar ki dönüm dönüm bahçelerimiz var. Benim sebze bahçem 2 metre eninde ve yaklaşık 10 metre boyunda. Buradan çıkan sebzeler 4 kişilik çekirdek ailemize yetiyor da artıyor bile. Evin ön tarafında 2 metreye 1 metrelik bir çilek bölümü de var. Evin önü daha iyi güneş aldığı için burada bal kabağı, karpuz ve kavunda yetiştiriyorum.


Çıkan sarımsaklara bir örnek


Evin ön tarafında Uzay’ın kabakları


Yeşil Zebra domatesler büyüyor


Squash kabakları


Yetiştirdiğimiz çeşitli domatesler


Daha yeşil fakat sağlıklı büyüyen brandy wine domatesi


Salatalıklar


Başka bir hasattan görüntüler

Posted in Permakültür, Türkçe.

4 Comments

    • Volkan selam. Daha önce yorumuna cevap atmıştım ama telefondan sanırım gitmemiş. Deniz kumu toprağın drenajını arttırmak için kullanılıyor ama kil üzerine dire atılmamalı. Önce organik madde oranı çoğaltılıp, kireç taşı ile beraber atılmalı. Yoksa kile karışıp beton gibi oluyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.